-
1 kendi kendine
1) ( kendisine)\kendi kendine bir şeyler demek zu sich selbst etw sagen\kendi kendine ( sessizce) bir şeyler mırıldanıyordu er summte (leise) vor sich hin\kendi kendine konuşmak Selbstgespräche führen2) ( yalnız başına)\kendi kendine gelin güvey olmak sich selbst was vormachen3) ( kendiliğinden) von selbst, von allein4) \kendi kendine stresi giderme idmanı autogenes Training -
2 kendi
1. pron selbst, selber; er, sie, es;(ben) kendim ich (selbst), (sen) kendin du (selbst), kendi(si) er, sie, es (selbst), kendimiz wir (selbst), kendiniz ihr (selbst), Sie (selbst), kendileri sie (selbst);2. adj eigen;kendiminki mein, meins; der, die, das Meinige;kendi evim mein Haus, kendi evin dein Haus;kendi kitabı sein Buch, sein eigenes Buch;kendi oğlu ihr leiblicher Sohn;kendi başına selbstständig, auf eigene Faust;kendi derdine düşmek nur mit sich selbst beschäftigt sein;kendi dünyasında yaşamak weltfremd sein;kendi düşen ağlamaz wie man sich bettet, so liegt man;kendi göbeğini kesmek sich nur auf sich selbst verlassen;kendi yağıyla kavrulmak im eigenen Saft schmoren; allein zurechtkommen;kendi halinde, kendi havasında eigenbrötlerisch;kendi işini kendin yap Do-ityourself n3. refl pron sich;ben kendime güveniyorum ich verlasse mich auf mich selbst;kendimi iyi bulmuyorum ich fühle mich nicht wohl;belli ki, kendini çok üşütmüş es ist klar, dass sie sich sehr erkältet hat;kendine vor sich; mit sich selbst; ganz allein; selbst-;kendinden geçmek in Ohnmacht fallen;kendine güvenen selbstsicher;kendini atmak sich stürzen (-den aus D);kendini dev aynasında görmek sehr eingebildet sein;kendini beğenmek viel von sich (D) halten;kendini bırakmak sich gehen lassen; sich überlassen (-e D);kendini dirhem dirhem satmak zimperlich sein, fam sich anstellen;kendini bulmak wieder zu sich (D) kommen; eine Persönlichkeit werden;kendini göstermek sich zeigen, auftreten; sich hervortun;kendini ispat etmek sich behaupten;kendini ispat ihtiyacı Geltungsbedürfnis n;kendini tanıtmak sich vorstellen;kendini toparlamak sich zusammennehmen; Vernunft annehmen; zunehmen;-e kendini vermek sich hingeben D, sich aufopfern für;kendi(si)ne gelmek zu sich (D) kommen; Sache sich einrenken -
3 kendi
I adj eigen\kendi ekseni etrafında dönmek sich um die eigene Achse drehen\kendi evim mein eigenes Haus\kendi kabuğuna çekilmek ( fig) sich abkapseln\kendi kanatlarıyla uçmak ( fig) sein eigener Herr sein\kendi yağıyla kavrulmak ( fig) o ( fam) im eigenen Saft schmoren; ( kimseye ihtiyacı olmamak) auf eigenen Füßen stehenonu \kendi gözümle gördüm ich habe es mit eigenen Augen gesehenII pron sich\kendinden geçmek ( fam) ( bayılmak); in Ohnmacht fallen; ( fam) ( coşkuya kapılmak) außer sich geraten (ganz) aus dem Häuschen geraten; ( fam) ( uyuya kalmak) einnicken\kendine mal etmek sich aneignen(\kendi) \kendini aldatmak sich (selbst) betrügen\kendini asmak sich erhängen\kendini birisinin yerine koymak sich in jdn hineinversetzen\kendim ich selbst\kendin du selbst\kendine iyi bak! pass gut auf dich auf!\kendini benim yerime bir koysana! versetz dich doch mal in meine Lage hinein!bunu \kendin mi yaptın? hast du das selbst gemacht?bunu \kendisi yapsın er soll das selbst machenel için çukur [o kuyu] kazan, \kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein -
4 kendine
kendine s2) birini \kendine düşman etmek sich jdn zum Feind machen\kendine gelmek zu sich kommen\kendine güvenmek sich trauen\kendine iyi bak! pass gut auf dich auf! -
5 gelin
gelin Braut f, Jungverheiratete f; Schwiegertochter f;gelin alıcı etwa Brautbegleiter m (der die Braut abholt);-i gelin etmek verheiraten (A);(kendi kendine) gelin güvey olmak sich zu früh freuen, frohlocken;Bulgurlu’ya gelin mi gidecek? etwa warum so hektisch? -
6 söylenmek
(kendi kendine) söylenmek vor sich hin brummen -
7 gelin
gelin s1) Braut f\gelin ile güvey die Braut und der Bräutigam, die Brautleute, das Brautpaarkendi kendine \gelin güvey olmak sich selbst was vormachen2) Schwiegertochter f -
8 mırıldanmak
vi1) vor sich hin murmeln2) vor sich hin summen
См. также в других словарях:
kendi kendine — zf. 1) Kimseye danışmaksızın, kimseyle ilgisi, ilişkisi olmadan 2) Yalnız başına Kendi kendine, dağ başında bir can yaşayabiliyor musun? H. R. Gürpınar 3) Kendisine Ona âşık olduğunu kendi kendine itiraf edemedi. P. Safa 4) Başkasının yardımı ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi kendine gelin güveyi olmak — ilgilinin nasıl karşılayacağını düşünmeden bir işi olmuş bitmiş sayarak sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi — zm. 1) İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi. R. E. Ünaydın 2) Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi kuyusunu kendi kazmak — kendine zarar verecek davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi hesabına — zf. 1) Kendine göre, kendince Bana göre, dedim. Filozof, sen kendi hesabına hayvaniyeti kabul ediyorsan tebrik ederiz. Ö. Seyfettin 2) Kendi adına … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi payına — zf. Kendi adına, kendine göre Kendi payıma aşkı bilmeyen, tanımayan insandan korkarım. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendine yontmak — çıkan her fırsattan yararlanarak hep kendi çıkarını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
her dağın derdi kendine göre — herkesin kendi durumuna bağlı olarak sorunları vardır anlamında bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır — başkasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşünmek, kendi kendini eleştirebilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
SÜDA — Kendi kendine çobansız gezen hayvan. * Bir şeyi kendi kolayına bırakmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
otomatiğe almak (veya bağlamak) — kendi kendine yeniden düzene sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük